Can ve arkadaşları, uçurtmalarını uçururken dostluğun ve paylaşmanın güzelliklerini keşfeder.
Kullanım İpuçları
- Sayfayı çevirmek için sayfaya tıklayın ya da yön tuşlarını kullanın.
- Dinle butonu ile sesli anlatımı başlatın.
- Oto Ses açıkken sayfa bitince otomatik devam eder.
- Kaydırıcı ile hızlı konum değiştirin.
- 3D Açık/Kapalı ile perspektifi değiştirin.
- Kilit ile sayfa tıklamalarını kapatabilirsiniz.
- Tam ekran ile daha iyi odaklanın.
Pamuk Prenses ve Sevimli Dostları


Kocaman bir sarayın yemyeşil bahçesinde, yanakları al al, kalbi sevgi dolu bir prenses yaşarmış. Adı Pamuk Prenses'miş. Kuşlar onun şarkılarına eşlik eder, kelebekler saçlarına konarmış. O, bütün hayvanların en iyi arkadaşıymış.


Sarayda bir de Kraliçe yaşarmış. Kraliçe, sihirli aynasına her gün aynı soruyu sorarmış: 'Ayna ayna, söyle bana, var mı benden daha güzeli bu dünyada?' Ayna bir gün, 'Evet Kraliçem,' demiş. 'Pamuk Prenses sizden çok daha güzel.' Kraliçe bunu duyunca çok kıskanmış.


Kıskanç Kraliçe, Pamuk Prenses'in saraydan ayrılmasını istemiş. Pamuk Prenses cesur bir kızmış. Üzülse de, en yakın dostları olan hayvanlarla birlikte neşe dolu ormanın yolunu tutmuş. Orman, rengarenk çiçekler ve cıvıl cıvıl seslerle dolu, sıcacık bir yermiş.


Ormanın derinliklerinde, mantar gibi şirin, küçücük bir kulübe görmüşler. Kapısı minicik, pencereleri rengarenk çiçeklerle süslüymüş. Pamuk Prenses merakla kapıyı çalmış. 'Tık, tık, tık! İçeride kimse var mı?' diye seslenmiş.


İçeriden ses gelmeyince yavaşça kapıyı açmış. İçerisi biraz dağınıkmış. Yedi minik sandalye, yedi minik tabak ve yedi minik yatak görmüş. Pamuk Prenses, 'Ne kadar da sevimli bir ev! Hemen yardım edip burayı temizlemeliyim,' diye düşünmüş.


Akşam olunca, kulübenin sahipleri işten dönmüş. Bunlar, neşeli şarkılar söyleyen yedi sevimli cüceymiş. Evlerinin pırıl pırıl olduğunu görünce çok şaşırmışlar. 'Evimizi kim temizledi acaba?' diye birbirlerine sormuşlar.


Cüceler, yataklarında mışıl mışıl uyuyan Pamuk Prenses'i bulmuşlar. Onu nazikçe uyandırmışlar. Pamuk Prenses başından geçenleri anlatınca, yedi cüce hep bir ağızdan, 'Bizimle kalabilirsin! Bizim ablamız olur musun?' demişler.


Pamuk Prenses ve yedi cüce harika bir aile olmuşlar. Gündüzleri Pamuk Prenses evi temizler, lezzetli yemekler yaparmış. Akşamları ise hep birlikte şarkılar söyler, oyunlar oynar, kahkahalarla dolu masallar anlatırlarmış. Evleri sevgi ve neşeyle dolup taşmış.


Ama Kraliçe, sihirli aynasından Pamuk Prenses'in yaşadığını öğrenmiş. Çok sinirlenmiş ve bir hile düşünmüş. Yaşlı bir teyze kılığına girip eline parlak, kırmızı bir elma almış ve cücelerin kulübesine doğru yola çıkmış.


Pamuk Prenses, cücelerin 'Yabancılarla konuşma' uyarısını hatırlasa da, yaşlı teyzenin tatlı sözlerine kanmış. Elmadan bir ısırık alır almaz derin bir uykuya dalmış. Arkadaşları olan hayvanlar hemen cücelere haber vermeye koşmuş.


Cüceler eve döndüklerinde Pamuk Prenses'i uyurken bulunca çok üzülmüşler. Tam o sırada, güzel bir şarkı duyan yakışıklı bir Prens atıyla yanlarına gelmiş. Prens, Pamuk Prenses'in güzelliğinden etkilenip ona sevgi dolu bir öpücük kondurmuş.


Prens'in sevgisi sihri bozmuş ve Pamuk Prenses gözlerini açmış. Herkes sevinç çığlıkları atmış! Kraliçe, iyiliğin ve dostluğun en büyük güzellik olduğunu anlamış. Pamuk Prenses, Prens ve yedi cüce sonsuza dek en iyi dost olarak mutlu yaşamışlar.


