Can ve arkadaşları, uçurtmalarını uçururken dostluğun ve paylaşmanın güzelliklerini keşfeder.
Kullanım İpuçları
- Sayfayı çevirmek için sayfaya tıklayın ya da yön tuşlarını kullanın.
- Dinle butonu ile sesli anlatımı başlatın.
- Oto Ses açıkken sayfa bitince otomatik devam eder.
- Kaydırıcı ile hızlı konum değiştirin.
- 3D Açık/Kapalı ile perspektifi değiştirin.
- Kilit ile sayfa tıklamalarını kapatabilirsiniz.
- Tam ekran ile daha iyi odaklanın.
Deniz Kızı Lila'nın Işıltılı Hayali


Okyanusun en renkli mercan bahçelerinin ortasında, incilerle süslü bir sarayda neşeli bir deniz kızı yaşardı. Adı Lila'ydı. Lila'nın en sevdiği şey, denizin dibine batan gemilerden gelen pırıl pırıl, gizemli eşyaları biriktirmekti. Odası, rengarenk camlar, parlak düğmeler ve minik heykellerle doluydu.


Lila'nın en yakın arkadaşı, gökkuşağı renklerindeki pullarıyla göz kamaştıran Fırfır adında bir balıktı. Fırfır, dünyanın en komik fıkralarını bilir ve Lila'yı her zaman güldürürdü. Birlikte yosun ormanlarında saklambaç oynar, denizyıldızlarıyla sohbet ederlerdi.


Bir gün Lila, suyun yüzeyinden yavaşça süzülen, daha önce hiç görmediği bir şey buldu. Bu, iç içe geçmiş iki parlak camı olan metal bir boruydu. Merakla bir ucundan bakınca, her şeyin kocaman ve net göründüğünü fark etti. Bu sihirli eşyayla suyun yüzeyini, gökyüzünü ve bulutları izlemeye başladı.


Lila, suyun üzerindeki dünyayı o kadar çok merak ediyordu ki, bu hayalini arkadaşı Fırfır'a anlattı. 'Orada ne var, Fırfır? O büyük beyaz bulutların üstünde kimler yaşıyor?' Fırfır biraz endişelense de arkadaşının hayaline destek oldu. 'Cesur ol Lila, hadi gidip yakından bakalım!' dedi.


İki arkadaş, pırıl pırıl balık sürülerinin arasından geçerek suyun yüzeyine doğru yüzdüler. Lila başını sudan çıkardığında, hayatında ilk defa yıldızlarla dolu gökyüzünü ve üzerinde ışıklar yanan kocaman bir gemiyi gördü. Gemiden neşeli müzik sesleri ve kahkahalar geliyordu.


Geminin güvertesinde Arda adında bir çocuk vardı. Arda da gökyüzünü ve denizi çok severdi. Elindeki küçük teleskopla yıldızları izlerken, boynundaki yıldız şeklindeki kolye ucu yanlışlıkla denize düştü.


Suyun içinde parlayarak batan yıldızı Lila gördü. Nazikçe avucuna aldı. Bu, yukarıdaki dünyadan gelen ne kadar da güzel bir hediyeydi! Yıldızı sahibine geri vermek için geminin yaklaştığı kayalık kıyıya doğru yüzdü.


Arda, kayanın üzerinde üzgün üzgün otururken suyun içinden ona seslenen nazik bir ses duydu. Bu Lila'ydı! Lila, elindeki yıldızı ona uzattı. Arda, karşısında duran güzel deniz kızını görünce şaşırdı ama hiç korkmadı. Gülümsedi ve 'Teşekkür ederim!' dedi.


O günden sonra Lila ve Arda en iyi arkadaş oldular. Her akşam buluşup birbirlerine kendi dünyalarını anlattılar. Lila, Arda'ya mercan resiflerinin güzelliğini ve konuşan istiridyelerin sırlarını anlattı.


Arda da Lila'ya ağaçların nasıl rengarenk çiçekler açtığını, kuşların söylediği şarkıları ve bulutların üzerinde uçan uçurtmaları anlattı. İki arkadaş, iki dünyanın da kendine has ne kadar çok güzelliği olduğunu keşfettiler.


Lila artık hem denizin altındaki evini hem de yeryüzündeki dostunu çok seviyordu. Hayali, sadece insan dünyasını görmek değil, aynı zamanda o dünyayla bir bağ kurmaktı. Ve bunu başarmıştı! Arkadaşı Fırfır'a maceralarını anlattığında, Fırfır da onun adına çok mutlu oldu.


Lila, hayallerinin peşinden gitme cesaretini gösterdiği için artık çok daha mutluydu. Hem denizde hem de karada harika dostları vardı. O, iki dünya arasındaki en güzel dostluk köprüsüydü. Anladı ki, hayallerini takip edenler mutluluğu mutlaka bulur.


