Can ve arkadaşları, uçurtmalarını uçururken dostluğun ve paylaşmanın güzelliklerini keşfeder.
Kullanım İpuçları
- Sayfayı çevirmek için sayfaya tıklayın ya da yön tuşlarını kullanın.
- Dinle butonu ile sesli anlatımı başlatın.
- Oto Ses açıkken sayfa bitince otomatik devam eder.
- Kaydırıcı ile hızlı konum değiştirin.
- 3D Açık/Kapalı ile perspektifi değiştirin.
- Kilit ile sayfa tıklamalarını kapatabilirsiniz.
- Tam ekran ile daha iyi odaklanın.
Deniz Fenerindeki Sır


Minik sahil kasabasında yaşayan Aras adında meraklı bir çocuk vardı. Aras'ın en sevdiği şey, dalgaların kıyıya getirdiği sırları keşfetmekti. Bir gün kumsalda oynarken, pırıl pırıl parlayan eski bir anahtar buldu. Anahtarın üzerinde dalgaya benzer bir desen vardı.


Aras hemen en iyi arkadaşları Elif ve Kerem'in yanına koştu. Zeki Elif ve becerikli Kerem, anahtarı görünce çok heyecanlandılar. Elif, "Bu desen bana bir şeyi hatırlatıyor," dedi. Kerem ise, "Bu kadar eski bir anahtar kesinlikle kasabamızın deniz fenerindeki bir kapıyı açıyordur!" diye ekledi.


Üç arkadaş, deniz fenerinin yaşlı ve iyi kalpli bekçisi Yusuf Kaptan'ı ziyarete gitti. Yusuf Kaptan anahtarı görünce gülümsedi. "Bu, feneri inşa eden büyük mucidin anahtarı," dedi. "Ama neyi açtığını kimse bilmiyor. Belki de bu sırrı siz çözersiniz."


Yusuf Kaptan'ın izniyle çocuklar fenerin eski depo odasını aramaya başladılar. Oda, eski halatlar, haritalar ve denizci eşyalarıyla doluydu. Elif etrafa dikkatle bakarken gözü bir sandığa takıldı. "İşte orada!" diye bağırdı. "Anahtarın üzerindeki dalga deseni, bu sandığın üzerindeki oymayla aynı!"


Kerem anahtarı sandığın kilidine soktu ve çevirdi. "Tık!" diye bir ses duyuldu ve kilit açıldı. Heyecanla sandığın kapağını kaldırdılar. İçinde altınlar değil, rulo yapılmış bir parşömen ve pirinçten yapılmış, üzerinde dişliler olan garip bir mercek vardı.


Haritayı açtıklarında, kasabalarının sahil şeridini gördüler ama üzerinde hiç bilmedikleri işaretler vardı. Yusuf Kaptan haritaya baktı ve gözleri parladı. "Anladım! Mucit, fenerin ışığını kullanarak bir sırrı göstermek istemiş. Bu mercek, fenerin dev lambasına takılmalı!"


Hep birlikte fenerin döner merdivenlerinden en tepeye tırmandılar. Yusuf Kaptan, dev lambanın üzerinde özel bir yuva gösterdi. Kerem, merceği dikkatlice yuvaya yerleştirdi. Bir yapbozun son parçasının yerine oturması gibi, mercek tam oturdu.


Güneş batıp hava kararınca Yusuf Kaptan lambayı yaktı. O an bir sihir gerçekleşti! Fenerin ışığı artık tek bir hüzme değildi. Özel mercek sayesinde denizin üzerine parıldayan bir ışık haritası yansıtıyordu.


Işık haritası, balıkçıların tehlikeli sandığı kayalıkların arasından geçen güvenli bir yolu gösteriyordu. Bu, tekneler için gizli bir geçitti! Bu sayede balıkçılar hem daha güvende olacak hem de daha çok balık tutabileceklerdi. Bütün kasaba bu keşif için çocuklara minnettar kaldı.


Aras, Elif ve Kerem, deniz fenerinin önünde durup kasabalarına yardım etmenin mutluluğunu yaşadılar. Onlar altın bir hazine bulmamışlardı ama cesaretleri, zekaları ve dostlukları sayesinde çok daha değerli bir şey keşfetmişlerdi: İşbirliği yaparak her sırrı çözebileceklerini.


