Can ve arkadaşları, uçurtmalarını uçururken dostluğun ve paylaşmanın güzelliklerini keşfeder.
Kullanım İpuçları
- Sayfayı çevirmek için sayfaya tıklayın ya da yön tuşlarını kullanın.
- Dinle butonu ile sesli anlatımı başlatın.
- Oto Ses açıkken sayfa bitince otomatik devam eder.
- Kaydırıcı ile hızlı konum değiştirin.
- 3D Açık/Kapalı ile perspektifi değiştirin.
- Kilit ile sayfa tıklamalarını kapatabilirsiniz.
- Tam ekran ile daha iyi odaklanın.
Altın Balık ve İyi Kalpli Balıkçı


Mavi denizin kenarında, şirin mi şirin bir kulübede Yusuf Dede yaşardı. Her sabah erkenden uyanır, küçük ahşap teknesiyle balığa çıkardı. Bazen tek bir balık bile tutamazdı ama o hiç şikâyet etmez, sabırla beklerdi.


Bir gün oltasına çok ağır bir şey takıldı. Heyecanla oltasını çektiğinde gözleri parladı. Bu, pulları güneş gibi parlayan, altın rengi, minicik bir balıktı!


Yusuf Dede, 'Aman ne güzel bir şeysin sen,' dedi. 'Senin yerin bu engin denizler.' Ve Altın Balık'ı nazikçe suya geri bıraktı.


Altın Balık sudan başını çıkardı ve 'İyi kalpli balıkçı,' dedi sihirli bir sesle. 'Beni serbest bıraktığın için sana üç dilek hakkı veriyorum. Ne istersen dile benden.'


Yusuf Dede evine döndü. Köydeki çocukların eski ve yırtık bir topla oynadığını görünce üzüldü. Denize doğru dönüp fısıldadı: 'Keşke çocukların yepyeni, rengârenk bir topu olsa.'


Pof! Köyün meydanında birdenbire gökkuşağı renklerinde, kocaman ve zıp zıp zıplayan bir top belirdi. Çocuklar sevinç çığlıkları atarak topun etrafında toplandılar.


Ertesi gün Yusuf Dede, komşusunun bahçesindeki çiçeklerin susuzluktan solduğunu gördü. 'Ah,' dedi içinden. 'Keşke komşumun bahçesi yine canlı çiçeklerle dolsa.'


Şırıl! Bir anda bütün solgun çiçekler canlandı ve yerlerine kırmızı, sarı, mor, en güzel çiçekler açtı. Bahçe mis gibi kokmaya, arılar ve kelebekler etrafında dans etmeye başladı.


Yusuf Dede'nin son bir dilek hakkı kalmıştı. Sıcak yuvasına, neşeyle oynayan çocuklara, mis kokulu bahçelere baktı. Yüzünde huzurlu bir gülümseme belirdi. Her şeye sahip olduğunu hissetti.


Denize doğru döndü ve seslendi: 'Sevgili Altın Balık, son dileğim köyümüzdeki herkesin mutlu, sağlıklı ve birbirine karşı her zaman iyi kalpli olmasıdır.'


O günden sonra köy, kahkahalarla ve yardımlaşmayla dolup taştı. Herkes birbirine yardım ediyor, ellerindekini paylaşıyordu. Yusuf Dede ise hepsinden daha mutluydu.


Çünkü Yusuf Dede en büyük sihri öğrenmişti: Asıl mutluluk bir şeyler istemek değil, sahip olduklarına şükretmek ve iyiliği paylaşmaktı. İşte bu, en büyük hazineydi.


