Ece, sincabı Fındık ile renklerin dünyasını gezerken İngilizce isimlerini öğrenir; sarı güneşten beyaz karlara uzanan...
Kullanım İpuçları
- Sayfayı çevirmek için sayfaya tıklayın ya da yön tuşlarını kullanın.
- Dinle butonu ile sesli anlatımı başlatın.
- Oto Ses açıkken sayfa bitince otomatik devam eder.
- Kaydırıcı ile hızlı konum değiştirin.
- 3D Açık/Kapalı ile perspektifi değiştirin.
- Kilit ile sayfa tıklamalarını kapatabilirsiniz.
- Tam ekran ile daha iyi odaklanın.
Meraklı Sincap ve Kayıp Palamut


Kocaman, yemyeşil ormanın derinliklerinde, kıpır kıpır kuyruklu, meraklı bir sincap yaşarmış. Adı Cici’ymiş. Cici, her şeyi merak eder, her köşeyi incelerdi. Ama en çok, kocaman, parlak ve en lezzetli olan palamudunu severdi. Ona "Pıtırcık" derdi.


Bir sabah Cici, yeni bir oyun oynamak için Pıtırcık’ı sakladığı yerden almaya gitti. Ağacın içinde, yumuşacık yosunların arasına bakındı. Bir kez daha, bir kez daha... Ama Pıtırcık yerinde yoktu! Cici’nin kalbi "küt küt" atmaya başladı.


"Eyvah! Pıtırcık nereye gitti?" diye düşündü Cici. Hemen kovuğunun etrafını, yatağının altını ve hatta en sevdiği taş koleksiyonunun yanını aradı. Ama palamudu sanki sihirli bir değnek değmiş gibi kaybolmuştu. Tek başına aramak çok zor geliyordu.


Cici, burnunu çekti. Sonra aklına harika bir fikir geldi: "Ormanda o kadar çok arkadaşım var ki! Onlar bana yardım edebilirler!" Hemen yuvasından dışarı fırladı. Meraklı Cici, şimdi yardıma ihtiyacı olan Cici olmuştu.


Orman yolunda ilerlerken, en yüksek meşe ağacının dalında oturan Baykuş Bilge'yi gördü. Baykuş Bilge, her şeyi bilen, çok nazik bir dosttu. Cici, hikayesini anlattı. Baykuş Bilge, kocaman gözlüklerinin altından gülümsedi.


Baykuş Bilge, "Hım, palamutlar yuvarlanmayı sever," diye tısladı. "Benim gördüğüm kadarıyla, rüzgâr o tarafa doğru esti. Kocaman, kırmızı mantarların olduğu yere bir bak istersen."


Cici, mantarların yanına koştu ama Pıtırcık orada yoktu. Tam o sırada, yerden ince bir çizgi halinde yürüyen Karınca Çalışkan'ı gördü. Karınca, sırtında kendinden büyük bir yaprak taşıyordu ama yine de durup Cici'yi dinledi.


Karınca Çalışkan, "Evet, evet! Sabah buradan geçerken küçük, parlak ve hızlı yuvarlanan bir şey gördüm. Sanki bir top gibi fırladı," dedi. "Büyük, pürüzlü kayanın yanından geçti ve aşağı doğru sekti."


Cici, kayanın yanına geldi. Kaya, çok büyüktü ve tırmanması zordu. Kayaya yaslanmış, yavaş adımlarıyla ünlü dostu Kaplumbağa Sabır, güneşte dinleniyordu. Kaplumbağa Sabır, acele etmeden Cici'nin derdini dinledi.


Kaplumbağa Sabır, yavaşça başını salladı. "O küçük kahverengi şeyi gördüm. Kayadan sekerken ne kadar da enerjikti! En sonunda, ormandaki en güneşli açıklığa doğru yuvarlandı. Orası yumuşak topraklıdır."


Cici, sanki rüzgar gibiydi! Koştu, hopladı ve ormanın sessizliğini neşeli fısıltılarıyla bozdu. Güneşli açıklık görüş alanına girdiğinde, kalbi sevinçle doldu. "Pıtırcık, seni bulmaya geliyorum!"


İşte oradaydı! Palamut Pıtırcık, yumuşak, yeşil bir yosun yığınının hemen kenarına sıkışmıştı. Yuvarlanmaktan yorulmuş, güvenli bir yerde dinleniyordu. Cici, dikkatlice palamudu aldı ve sıkıca sarıldı.


Cici o kadar mutlu oldu ki, hemen geri koştu. Tüm arkadaşlarına teşekkür etmeliydi. Baykuş Bilge'ye, Karınca Çalışkan'a ve Kaplumbağa Sabır'a "Beni yalnız bırakmadığınız için teşekkür ederim!" diye seslendi.


Cici, Pıtırcık’ı bulmanın mutluluğunu arkadaşlarıyla paylaşmak istedi. Palamudu, dostça bir ısırık almak için uygun bir yere koydu. Minik bir ziyafet başladı! Pıtırcık, paylaşıldığında daha da lezzetli geliyordu.


Cici gülümsedi. "Tek başıma bulamadım, ama siz bana yardım ettiniz. Yardımlaşmak ve paylaşmak sorunları kolaylaştırırmış! Ne mutlu bana ki, sizin gibi iyi kalpli dostlarım var." Artık Cici, Pıtırcık'ı sadece merakla değil, dostlukla da anıyordu.


