Can ve arkadaşları, uçurtmalarını uçururken dostluğun ve paylaşmanın güzelliklerini keşfeder.
Kullanım İpuçları
- Sayfayı çevirmek için sayfaya tıklayın ya da yön tuşlarını kullanın.
- Dinle butonu ile sesli anlatımı başlatın.
- Oto Ses açıkken sayfa bitince otomatik devam eder.
- Kaydırıcı ile hızlı konum değiştirin.
- 3D Açık/Kapalı ile perspektifi değiştirin.
- Kilit ile sayfa tıklamalarını kapatabilirsiniz.
- Tam ekran ile daha iyi odaklanın.
Gökyüzüne Tırmanan Çocuk


Evlerinin arkasındaki yemyeşil bahçede yaşayan Atlas adında meraklı bir çocuk vardı. Atlas'ın en büyük hayali, pamuk gibi görünen bulutlara dokunmaktı. Her gün gökyüzünü seyreder ve "Acaba bulutların üzerinde ne var?" diye düşünürdü.


Bir sabah bahçede oynarken, toprağın üzerinde gökkuşağı gibi parlayan, daha önce hiç görmediği bir tohum buldu. Tohum avucunda sıcacık bir ışık yayıyordu. Atlas heyecanla tohumu en sevdiği çiçeğin yanına ekti ve ona biraz su verdi.


Ertesi sabah uyandığında inanılmaz bir manzarayla karşılaştı! Tohumu ektiği yerden gökyüzüne doğru uzanan, yaprakları zümrüt gibi parlayan dev bir fasulye sırığı yükseliyordu. Sırığın ucu bulutların arasında kaybolmuştu.


Atlas'ın kalbi heyecanla çarpmaya başladı. "İşte fırsat! Bulutların üzerindeki sırrı keşfetmeliyim," diye düşündü. Hiç tereddüt etmeden, ayakkabılarını sıkıca bağladı ve tırmanmaya hazırlandı.


Tırmandıkça tırmandı. Rüzgâr saçlarını nazikçe okşuyor, yanından cıvıldayan kuşlar geçiyordu. Aşağı baktığında evi, bahçesi ve bütün kasaba küçücük bir oyuncak gibi görünüyordu.


Sonunda en tepeye ulaştı! Önünde yumuşacık, bembeyaz bir zemin uzanıyordu. Adımını attığında ayakları hafifçe içine göçtü. Burası bulutlardan bir dünyaydı!


Gökyüzü dünyası harikaydı! Burada nehirler yıldız tozundan akıyor, tepeler rengârenk şekerlemelere benziyordu. Hava, taze pişmiş kurabiye ve yağmur sonrası toprak gibi kokuyordu.


Atlas etrafı keşfederken, yanına pamuktan yapılmış gibi görünen, kocaman ve güler yüzlü bir varlık yaklaştı. "Merhaba küçük gezgin," dedi yumuşacık bir sesle. "Benim adım Pofuduk."


Pofuduk, Atlas'a bulutlar diyarını gezdirdi. Ona gökkuşaklarının yetiştiği bahçeleri, fısıldayan rüzgârların şarkı söylediği mağaraları ve uyuyan yıldızların parladığı tarlaları gösterdi.


Birlikte çok eğlendiler. Zıplayan bulutların üzerinde trambolindeymiş gibi zıpladılar ve kıkırdayan minik yıldızları yakalamaca oynadılar. Her yakaladıkları yıldız, avuçlarında tatlı bir melodi çalıyordu.


Pofuduk, Atlas'a bu dünyanın çocukların hayalleri ve cesaretiyle var olduğunu anlattı. "Ne zaman bir çocuk imkânsızı hayal etse, burada yeni bir yıldız parlar," dedi.


Güneş batmaya başlarken Atlas'ın eve dönme vakti gelmişti. Yeni arkadaşına veda etmek zordu. Pofuduk'a sarıldı ve "Seni asla unutmayacağım," dedi.


Atlas, kalbi macera ve mutlulukla dolu bir şekilde fasulye sırığından aşağı inmeye başladı. Artık ne yükseklikten korkuyordu ne de bilinmeyenden. Cesareti ve merakı ona yepyeni bir dünya göstermişti.


Bahçesine indiği anda, dev fasulye sırığı parıltılı bir ışık huzmesine dönüşerek gökyüzünde kayboldu. Atlas hemen koşarak evine, annesi ile babasının yanına gitti.


Atlas, ailesine Pofuduk'u, yıldız tozu nehirlerini ve gökkuşağı bahçelerini anlattı. Onlar da gülümseyerek dinlediler. Çünkü hayal gücünün ve cesaretin yeni dünyaların kapılarını araladığını çok iyi biliyorlardı.


