Can ve arkadaşları, uçurtmalarını uçururken dostluğun ve paylaşmanın güzelliklerini keşfeder.
Kullanım İpuçları
- Sayfayı çevirmek için sayfaya tıklayın ya da yön tuşlarını kullanın.
- Dinle butonu ile sesli anlatımı başlatın.
- Oto Ses açıkken sayfa bitince otomatik devam eder.
- Kaydırıcı ile hızlı konum değiştirin.
- 3D Açık/Kapalı ile perspektifi değiştirin.
- Kilit ile sayfa tıklamalarını kapatabilirsiniz.
- Tam ekran ile daha iyi odaklanın.
Narnia'ya Açılan Kapı: Aslan, Cadı ve Dolap


Yağmurlu bir günde, eski ve gizemli bir malikaneyi keşfe çıkan dört kardeş vardı: Peter, Susan, Edmund ve Lucy. Saklambaç oynarken en küçükleri olan Lucy, üzeri oymalarla süslü, eski bir gardırop keşfetti. Merakla kapısını araladı ve içeriye bir adım attı.


Lucy, naftalin kokulu kürk mantoların arasından ilerlerken ayaklarının altında bir çıtırtı duydu. Kürkler yerini çam ağaçlarının dallarına, ahşap zemin ise karla kaplı bir toprağa bıraktı. Kendini sihirli bir ormanın ortasında, parlayan bir sokak lambasının altında buldu. Burası Narnia'ydı.


Lucy heyecanla geri dönüp olanları anlattığında, kardeşleri ona inanmadı. Özellikle Edmund, 'Hayali ülkenle oynamaya devam et, Lucy,' diyerek onunla alay etti. Lucy'nin kalbi kırılmıştı ama Narnia'nın gerçek olduğunu biliyordu.


Bir süre sonra Edmund, Lucy'yi takip ederek dolaba girdi. O da kendini aynı karlı ormanda bulduğunda şaşkınlıktan donakaldı. Lucy'nin haklı olduğunu anlamıştı ama bunu itiraf etmek istemiyordu.


Tam o sırada, beyaz ren geyiklerinin çektiği bir kızak belirdi. Kızağın içinde, bembeyaz giysiler içinde, güzel ama bir o kadar da soğuk bir kadın oturuyordu. Bu, Narnia'yı sonsuz bir kışa mahkum eden Beyaz Cadı'ydı. Cadı, Edmund'a sihirli bir Türk lokumu ikram etti ve ona kardeşlerini getirmesi karşılığında onu Narnia'nın prensi yapacağını söyledi.


Sonunda, bir gün saklanacak yer ararken dört kardeş de kendilerini dolabın içinde buldu ve hep birlikte Narnia'ya adım attılar. Peter ve Susan, karlı manzarayı görünce Lucy'den özür dilediler. Artık hepsi bu sihirli diyarın gerçekliğine inanıyordu.


Kısa süre sonra, onlara yardım etmek isteyen Bay ve Bayan Kunduz ile tanıştılar. Kunduzlar, onları güvenli evlerine davet ettiler ve onlara Narnia'nın içinde bulunduğu durumu anlattılar.


Kunduzların sıcacık yuvasında, dört kardeş Narnia ile ilgili eski bir kehaneti öğrendiler: 'İki Âdemoğlu ve iki Havvakızı Narnia'ya gelip Cadı'nın saltanatına son verecek ve ülkeye yeniden baharı getirecek.' Ayrıca, Narnia'nın gerçek kralı olan bilge ve güçlü aslan Aslan'ın geri dönmekte olduğunu da öğrendiler.


Bu sırada Edmund, Cadı'nın vaatlerini düşünerek gizlice gruptan ayrıldı ve Cadı'nın buzdan yapılmış sarayına doğru yola çıktı. Saraya vardığında Cadı'nın gerçek yüzünü gördü; vaat edilen prens olmak yerine, soğuk bir zindana atıldı.


Diğer üç kardeş ise Kunduzlar'ın rehberliğinde Aslan'la buluşmak için Taş Masa'ya doğru yola çıktılar. Onlar ilerledikçe, Narnia'da bir mucize gerçekleşiyordu. Karlar eriyor, ağaçlar çiçek açıyor ve kuşlar cıvıldamaya başlıyordu. Aslan'ın gücü, Cadı'nın kışını eritiyordu.


Sonunda Aslan'ın karargahına ulaştılar. Taş Masa'nın üzerinde, altın yeleli, bilge ve cesur bakışlı muhteşem aslan Aslan duruyordu. Peter, Aslan'ın önünde saygıyla eğildi. Aslan, onlara cesaret ve umut verdi.


Beyaz Cadı, Edmund'u hain olduğu için cezalandırmak üzere karargaha geldi. Ancak Aslan, Edmund'un hayatını kurtarmak için Cadı ile gizli bir anlaşma yaptı. Kimsenin bilmediği bu anlaşmaya göre, Aslan kendini Edmund'un yerine feda edecekti.


Aslan'ın fedakarlığından sonra, Peter Narnia ordusunun başına geçti. İyi kalpli sentorlar, faunlar ve konuşan hayvanlarla birlikte, Cadı'nın kötü yaratıklardan oluşan ordusuna karşı cesurca savaştılar. Bu, iyilik ve kötülüğün savaşıydı.


Savaşın en umutsuz anında, bir mucize daha oldu. Aslan, eski sihir sayesinde daha da güçlü bir şekilde hayata dönmüştü. Susan ve Lucy ile birlikte savaş alanına geldi, tek bir kükremesiyle Beyaz Cadı'yı yendi ve Narnia'ya sonsuz baharı getirdi.


Savaş kazanıldıktan sonra, dört kardeş Cair Paravel şatosunda Narnia'nın Kral ve Kraliçeleri olarak taç giydiler. Ülkelerini bilgelik ve sevgiyle yönettiler. O gün, en karanlık kışın bile cesaret ve dostluğun sıcaklığıyla sona erebileceğini öğrendiler. Çünkü cesaret ve dostluk, en zor mücadeleleri bile kazanır.


