Can ve arkadaşları, uçurtmalarını uçururken dostluğun ve paylaşmanın güzelliklerini keşfeder.
Kullanım İpuçları
- Sayfayı çevirmek için sayfaya tıklayın ya da yön tuşlarını kullanın.
- Dinle butonu ile sesli anlatımı başlatın.
- Oto Ses açıkken sayfa bitince otomatik devam eder.
- Kaydırıcı ile hızlı konum değiştirin.
- 3D Açık/Kapalı ile perspektifi değiştirin.
- Kilit ile sayfa tıklamalarını kapatabilirsiniz.
- Tam ekran ile daha iyi odaklanın.
Mowgli'nin Orman Ailesi


Ulu ağaçların ve rengarenk çiçeklerin evi olan Hindistan ormanının kalbinde, Mowgli adında neşeli bir çocuk yaşardı. Onu bebekken bulan sevgi dolu bir kurt sürüsü tarafından büyütülmüştü. Kurt kardeşleriyle oynamayı ve anne kurdun anlattığı orman masallarını dinlemeyi çok severdi.


Mowgli'nin en iyi iki arkadaşı vardı: her zaman komik şakalar yapan, iyi kalpli ve tembel ayı Baloo ile ona ormanın dilini ve sırlarını öğreten bilge ve zarif panter Bagheera.


Bagheera, Mowgli'ye bir panter gibi sessizce nasıl yürüyeceğini, en tatlı meyvelerin hangi ağaçlarda yetiştiğini ve yıldızlara bakarak yolunu nasıl bulacağını öğretirdi. Her gün yeni bir macera ve yeni bir dersti.


Ancak ormanın her sakini onlar kadar dost canlısı değildi. Ormanın en gururlu ve en huysuz kaplanı olan Shere Khan, bir insan çocuğunun ormanda yaşamasından hiç hoşlanmıyordu. 'Burası bir çocuğun yeri değil!' diye kükrerdi.


Bir gün Shere Khan, Mowgli'nin yolunu kesti. 'Sen buraya ait değilsin, çocuk. Git ve kendi türünü bul!' dedi. Shere Khan'ın sözleri Mowgli'nin kalbine küçük bir şüphe tohumu ekti.


Mowgli ilk kez kendini yalnız hissetti. 'Belki de Shere Khan haklıdır,' diye fısıldadı Bagheera'ya. 'Belki de benim gerçek evim burası değildir.'


Bunu duyan Baloo, 'Saçmalık!' diye gürledi. 'Sana bu ormanın ne kadar harika bir yer olduğunu ve senin de bu harika yerin bir parçası olduğunu göstereceğiz! Haydi, maceraya atılıyoruz!'


Üç arkadaş, ormanın daha önce hiç görmedikleri yerlerine doğru yola çıktılar. Şelalelerin arkasındaki gizli mağaraları keşfettiler, en uzun ağaçların tepelerine tırmanıp bulutlara dokundular ve rengarenk papağanların şarkılarını dinlediler.


Yolculukları sırasında bir grup oyuncu maymunla karşılaştılar. Maymunlar, Mowgli'yi görünce çok heyecanlandılar ve onu kendi oyunlarına davet ettiler.


Mowgli, maymunlarla birlikte sarmaşıklarda sallandı, komik yüzler yaptı ve kahkahalarla dolu bir gün geçirdi. Ormanın ne kadar eğlenceli olabileceğini yeniden hatırlamıştı.


Baloo ve Bagheera, Mowgli'nin neşesini görünce gülümsediler. Bu orman, tüm canlılarıyla birlikte Mowgli'nin eviydi ve onu korumak için her şeyi yaparlardı.


Arkadaşlarının sevgisiyle cesareti artan Mowgli, artık Shere Khan'dan korkmuyordu. Aklına harika bir fikir gelmişti. Kaplanı korkutmak için kaba kuvvete değil, zekasına ihtiyacı vardı.


Mowgli, nehir kenarından topladığı büyük ve kuru su kabaklarını bir sarmaşığa dizdi. Shere Khan yaklaştığında, sarmaşığı sallayarak o kadar yüksek ve tuhaf bir ses çıkardı ki, kaplan neye uğradığını şaşırdı.


Gürültüden ve şaşkınlıktan hoşlanmayan Shere Khan, 'Bu orman çok gürültülü olmaya başladı!' diye homurdanarak kuyruğunu salladı ve ormanın daha sessiz bir köşesini bulmak için uzaklaştı.


O gün Mowgli çok önemli bir şey anladı. Aile, sadece aynı kandan olmak demek değildi. Gerçek aile, bizi seven, destekleyen ve kendimizi evimizde hissetmemizi sağlayan arkadaşlarımızdı. Ve onun ailesi, ormanın tam kalbindeydi.


