Can ve arkadaşları, uçurtmalarını uçururken dostluğun ve paylaşmanın güzelliklerini keşfeder.
Kullanım İpuçları
- Sayfayı çevirmek için sayfaya tıklayın ya da yön tuşlarını kullanın.
- Dinle butonu ile sesli anlatımı başlatın.
- Oto Ses açıkken sayfa bitince otomatik devam eder.
- Kaydırıcı ile hızlı konum değiştirin.
- 3D Açık/Kapalı ile perspektifi değiştirin.
- Kilit ile sayfa tıklamalarını kapatabilirsiniz.
- Tam ekran ile daha iyi odaklanın.
Aslan ile Cesur Fare


Göz alıcı renklerle dolu, yemyeşil bir ormanın tam ortasında, tüm hayvanların kralı olduğuna inanan Levent adında bir aslan yaşardı. Levent, gücüyle o kadar gurur duyardı ki, her sabah bütün ormanı selamlamak yerine onlara ne kadar güçlü olduğunu hatırlatmayı tercih ederdi.


Güneşin ilk ışıklarıyla birlikte derin bir nefes alır ve "KÜKREEE!" diye o kadar yüksek sesle kükrerdi ki, en uzaktaki ağacın yaprakları bile titrerdi. Bütün hayvanlar onun sesini duyunca hemen yuvalarına saklanırdı.


Ama ormanın en küçük sakinlerinden biri olan Fındık adındaki fare, bu sesten hiç korkmazdı. "Pıt pıt pıt" diye minik adımlarıyla koşturur, kendine lezzetli tohumlar arardı. Fındık küçüktü ama çok cesurdu.


Bir öğleden sonra, Levent en sevdiği ağacın altında uyuklarken, Fındık telaşla koşturuyordu. O kadar hızlıydı ki, fark etmeden Levent'in devasa patisinin üzerinden geçiverdi.


Levent uykusundan sıçrayarak uyandı. "GRRR! Bu da neydi?" diye homurdandı. Gözlerini açtığında karşısında duran minicik Fındık'ı gördü ve onu küçümseyerek süzdü.


Levent, dev patisini yavaşça Fındık'ın üzerine koydu. "Seni küçük yaramaz! Benim gibi bir kralı nasıl uyandırırsın?" diye gürledi. Fındık, dev patinin altında neredeyse görünmüyordu.


Fındık korkudan titrese de cesaretini topladı. "Lütfen beni bırakın, Ormanın Kralı! Ben sadece küçük bir fareyim. Ama söz veriyorum, bir gün başınız derde girerse size yardım edeceğim!"


Levent bu sözleri duyunca öyle bir kahkaha attı ki, yer sarsıldı. "HA HA HA! Sen mi bana yardım edeceksin? Bu duyduğum en komik şey!" Fındık'ın cesareti onu o kadar eğlendirmişti ki, patisini kaldırdı ve "Hadi git bakalım, küçük kahraman," dedi.


Birkaç gün sonra, Levent ormanda gezinirken avcıların kurduğu bir tuzağa yakalandı. Kalın bir ip ağıyla havaya kaldırıldı! "İmdat! Yardım edin!" diye kükredi ama bu seferki kükremesi korku doluydu.


Levent'in çaresiz kükremesini duyan Fındık, hemen sesi tanıdı. "Bu Kral Levent!" diye düşündü. Hiç tereddüt etmeden "pıt pıt pıt" diye sesin geldiği yöne doğru koşmaya başladı.


Fındık, ağaçların arasında asılı kalmış Levent'i buldu. "Korkma, Kral Levent! Seni kurtaracağım!" diye seslendi. Levent, bu minik fareden yardım beklemediği için çok şaşırmıştı.


Fındık hızla ağaca tırmandı ve ağın en kalın ipine ulaştı. Küçücük ama keskin dişleriyle ipi kemirmeye başladı. "CIRRRT, CIRT, CIRT!" sesleri ormanda yankılandı.


Fındık'ın azimli çalışması sayesinde ipler bir bir koptu. Sonunda, büyük bir "PAT!" sesiyle ağ yırtıldı ve Levent güvenle yere düştü. Üzerindeki ipleri silkeleyerek özgürlüğüne kavuştu.


Levent, minik Fındık'a saygı ve minnetle baktı. "Teşekkür ederim, cesur dostum. Kibirli davrandığım için beni affet. Boyun küçük olabilir ama yüreğin kocaman." O günden sonra ormanın en güçlüsü ile en küçüğü, en iyi dost oldular. Bu dostluk, en küçüklerin bile büyük işler başarabileceğinin en güzel kanıtıydı.


