Can ve arkadaşları, uçurtmalarını uçururken dostluğun ve paylaşmanın güzelliklerini keşfeder.
Kullanım İpuçları
- Sayfayı çevirmek için sayfaya tıklayın ya da yön tuşlarını kullanın.
- Dinle butonu ile sesli anlatımı başlatın.
- Oto Ses açıkken sayfa bitince otomatik devam eder.
- Kaydırıcı ile hızlı konum değiştirin.
- 3D Açık/Kapalı ile perspektifi değiştirin.
- Kilit ile sayfa tıklamalarını kapatabilirsiniz.
- Tam ekran ile daha iyi odaklanın.
Alaaddin ve Neşeli Lamba


Uzak diyarların birinde, cıvıl cıvıl bir pazar yerinde Alaaddin adında meraklı ve yardımsever bir çocuk yaşardı. Alaaddin, pazarın en sevilen simasıydı çünkü herkese yardım etmeyi çok severdi.


Bir gün pazara, gözleri fıldır fıldır dönen, uzun ve kıvırcık bıyıklı, Zagan adında hilekar bir büyücü geldi. Alaaddin'in ne kadar iyi kalpli bir çocuk olduğunu fark edince aklına oyunbaz bir fikir geldi.


Zagan, Alaaddin'in yanına yaklaşıp fısıltıyla, "Merhaba cesur çocuk! Harikalar Mağarası'ndaki kayıp lambamı bulmama yardım eder misin? İçerideki bütün oyuncakları seninle paylaşırım!" dedi.


Alaaddin, arkadaşlarıyla paylaşacağı oyuncakları hayal ederek heyecanla mağaraya girdi. Mağara hiç de korkunç değildi! Duvarlar rengarenk parlayan kristallerle kaplıydı ve her yer oyuncak doluydu. Köşede tozlu, eski bir lamba duruyordu.


Lambanın üzerindeki tozu silmek için elini uzattı. Lambayı bir güzel ovdu. Tam o anda lambadan "PIIIF!" diye bir ses çıktı ve etrafa pırıl pırıl, masmavi bir duman yayıldı.


Dumanın içinden kocaman, güler yüzlü ve masmavi bir cin çıktı! "Selam dostum!" diye kükredi neşeyle. "Ben Maviş! Harika bir uykudan uyandırdın beni! Üç dilek hakkın var, ne dilersin benden?"


O sırada Zagan dışarıdan seslendi: "Lambayı bana ver hemen!" Ama Alaaddin'in içine bir şüphe düştü. Dürüst olmak en iyisiydi. "Önce söz verdiğin oyuncakları ver!" diye cesurca cevap verdi.


Zagan çok sinirlendi ve ayağını yere vurdu. "VUUU!" diye bir sesle mağaranın girişi kocaman bir kayayla kapandı. Ama Alaaddin hiç korkmadı, çünkü yanında artık yeni bir arkadaşı vardı.


Alaaddin, Maviş'e döndü. "Benim ilk dileğim altın ya da saraylar değil. Bu mağaradaki bütün oyuncakların şehirdeki çocuklara gitmesini ve bizim de onlarla birlikte orada olmayı diliyorum!"


"PIIIF!" Bir anda kendilerini şehrin meydanında buldular. Meydan, mağaradaki bütün oyuncaklarla dolmuştu! Çocuklar sevinçle koşturuyor, "şap şap şap" diye ellerini çırpıyorlardı.


Zagan bu olanları görünce şaşkınlıktan ağzı açık kaldı. Koşarak meydana geldi ve lambayı kapmaya çalıştı ama ayağı bir topaca takılınca dengesini kaybedip pufuduk yastıklarla dolu bir sepete düştü.


Alaaddin gülümsedi ve son dileğini diledi: "Maviş, Zagan'ın da oynamayı ve paylaşmayı öğrenmesi için ona bir arkadaş diliyorum." "PIIIF!" Zagan'ın omzuna sevimli bir maymun kondu ve ona bir muz uzattı. Zagan önce şaşırdı, sonra kıkır kıkır gülmeye başladı.


Alaaddin artık anlamıştı. Asıl sihir, saraylara sahip olmak değil, mutluluğu paylaşmaktı. Maviş ile en iyi arkadaş oldular ve lambayı sadece iyilik için kullandılar.


Alaaddin, en büyük gücün lambanın içinde değil, kendi kalbinde olduğunu öğrenmişti. Çünkü gerçek güç, iyilikten ve paylaşmaktan gelirdi.


